Bu siteyi ziyaret eden her kişi Hepsiburada.com'un aşağıdaki ürünlerini incelerse çok güzel olur :))

18 Nisan 2010 Pazar

Mehveş Evin Turist Kılığında Taksilerde





Sultanahmet’ten Kariye Müzesi’ne gitmek için bindiğimiz 34 TKA 40 plakalı aracın sahte taksimetresinin ekranı bile gözükmüyor.
Yedikule’den yukarı, tek tek sur kapılarını göstererek götürüyor. Yani tarihi yarımadayı olduğu gibi turluyoruz.



Sultanahmet’te aylar önce ‘yalnız turist kadın’ numarası yaptığımda, İstanbul hakkındaki en kötü söylentiyi de test etme fırsatı bulmuştum: Taksiciler, turistleri kazıklıyordu! Çoğunlukla 5 TL ile 50 TL’yi karıştırıyor, böylece yüzde 500  fazladan para alıyorlardı. 
“O kadar da değildir” diye düşünerek Sultanahmet’ten Armada’ya gitmek üzere bir taksi çevirdim. Şoförün taksimetresi, nasıl olduysa 50.000.000 gibi akıllara zarar, kafa karıştırıcı bir rakamı gösterdiğinde de 10 TL verip kapıyı çarptım .
Fakat sorun tahminimden de büyüktü. Sık sık yabancı misafir ağırlayan arkadaşlarım , taksilerden çok şikayetçiydi. Üstüne üstlük İstanbul’u gezen her yabancı gazeteci “Şehir harika ama İstanbul taksilerine dikkat!” diye uyarıyordu.

Çakalları teşhir ediyorum
Sultanahmet’in aç çakallarını teşhir etmek için çok daha fazlasını yapmak farz oldu. Bu yüzden fotoğrafçı arkadaşım Bünyamin’le anlaşıp, şöyle en cıvıl cıvıl, turist kaynayan zamanda kendimizi sokaklara attık. İkimiz de tek kelime Türkçe etmeden, bu şehrin yabancısı gibi davrandık.
Bilin bakalım ne oldu? Rastgele noktalarda çevirdiğimiz beş taksinin ikisi utanmadan arlanmadan taksimetreyle oynadı. Öyle üç beş lira değil, tarifenin beş misli para almaya kalktılar. Deklanşörü görünce de korkup kaçtılar! Başımıza gelenleri anlatmadan önce, dürüst taksicileri tenzih ederim. Fakat kendilerine bir tavsiyem olacak: ‘Korsana Hayır’ mitingi yapmadan önce kendi içinizdeki korsanları ayıklayın. Tüm internet sitelerinde Türk taksici kazıkları hikayeleri dolaşıyor. Kendi ekmeğinizden oluyorsunuz. Adres belli: Sultanahmet Meydanı ve Kapalı Çarşı çıkışında sotaya yatan taksiciler. Buna Taksim’de, Akmerkez’in karşısında sotalananlar da ekleniyor bazen.
Hadi bakalım taksici arkadaşlar. Ayıklayın aranızdaki hainleri! Çünkü bu fatura Türkiye’ye yazılıyor. Hırsız insanların ülkesi olarak... Sonra da bizi AB niye istemiyor, biz ne harika insanlarız diye ağlamayın. Çapulcu bir milleti kim, niye ister ki?
 1. GALATA-SULTANAHMET: İşte en sevdiğimiz şoför. Hemen taksimetresini 2.5 TL’den açtı. Geçtiğimiz yollarda camileri gösterdi. Heyhat! Bugün Sultanahmet Meydanı hınca hınç. Cankurtaran’ın arkasından, ters yollardan daldık: “Geliş var, gidiş no!”  Sevimli taksici ağabeyimiz, Beyti restoranın kartını verip bizi oraya götürmeye teklif etti sadece (çok yazsın diye). Kibarca reddettik, Meydan’da indik. Doğru hesabı da ödedik: 10 TL.
2. SULTANAHMET-KARİYE MÜZESİ (BALAT): Meydan’da  pusuya yatan taksiciyi gözüme kestirdim. Ben ön koltuğa, Bünyamin arkaya atladı. Bir yandan etrafı fotoğraflıyormuş gibi yaparken, bir yandan da bizi çekiyor. Çakma taksimetrenin ekranı bile gözükmüyor. “Trafik, yes? Başka yol, yes?” Hakikaten trafik kilit. Bakalım nasıl götürecek? Sultanahmet’ten sahile iniyoruz, fakat boş olan Eminönü-Balat istikametine dönmek yerine sahilden Topkapı’ya kadar gidiyoruz. Yedikule’den yukarı, tek tek sur kapılarını göstererek götürüyor. Yani tarihi yarımadayı olduğu gibi turluyoruz. Çok misafirperver ya! Balat’a geldiğimizde taksimetre 51.25 gösteriyor. “Çok fazla” diye itiraz ediyorum. Bünyamin’in devamlı fotoğraf çekmesinden fena halde işkillenip, “30 ver yeter” diyor. Fiş istiyorum. Dalga mı geçiyorum? Tabii ki yok fiş miş!
3. BALAT-EMİNÖNÜ: Turistlerin mutlaka gittiği yerlerden biri, Kariye Müzesi. Ancak yolların bir kısmı trafiğe kapalı. Genelde de otobüsle gelip gidiyorlar. Durağın taksisi bizi alıyor. Şoförümüz çok titiz, taksimetreyi açıp “Bak 2.5 TL” diye gösteriyor. Anlaşılan turistler taksimetreden de işkilleniyor. Mısır Çarşısı’nın önüne kadar geliyor ve taksimetredeki 9 küsur TL’yi veriyoruz.
4. EMİNÖNÜ-TAKSİM: Yine temiz bir yolculuk. Sanırım Bünyamin devasa fotoğraf makinesiyle potansiyel bir tehlike oluşturuyor . Bünyamin’le vedalaşıp turuma tek başıma devam etmeye karar veriyorum.
5. TAKSİM-ORTAKÖY: Bu sefer arka koltuğa oturuyorum. Bingo! Amcam taksimetreyi kurcaladı. Trafiği bahane ederek Beşiktaş’tan Ortaköy’e çıkmak yerine Barbaros’a çıkıyor. Burası kesinlikle daha sıkışık. Yıldız’dan Ortaköy’e iniyoruz. Taksimetrede ne yazıyor dersiniz? 37.9 TL! Taksimetreyle taş çatlasa 12 TL yazacak yola 40 TL kesiyor alçak. İki TL para üstünü de vermiyor. Fiş isteyince sahte bir kağıda yazıp veriyor.  
6. ORTAKÖY-KURTULUŞ: Turist olmaktan ve kazıklanmaktan yoruldum. Taksiciyle ‘turist kazıkları’ muhabbeti ediyoruz. Sultanahmet ve Beyazıt’ta açık durakta bekleyenler için “Afedersiniz at hırsız bunlar” diyor. “İyi de sizin taksiciler birliğiniz yok mu bu işe el koyacak” diyorum. “Faydası yok, adamlar korumalı” diyor. Ya taksimetreyle oynuyorlarmış, ya da kafadan 50 euro’dan fiyat çekiyorlarmış. “Bu yüzden turistlere taksimetreyi anlatamıyoruz, adam soyulacağını sanıyor. Aslında taksimetre olmayınca 10 TL yazacak yere 50 TL çekiyorlar. Mesela Sultanahmet-Taksim arası 80 ila 120 TL arasında fiyat çekiyorlar! Taksim’dekiler genelde taksimetreyle oynuyor. Turist değilsen almaz zaten seni.”
Hakikaten Sıraselviler girişinde , trafiği tıkadığı halde bekleyen taksiciler mesafeyi beğenmez sanırdım, meğer Türk istemezlermiş! Hepsi hırsız diyemem, ama bazılarının niyeti açık .
Bu noktada iş, en başta taksiciler birliklerine ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne düşüyor. Sonra Eminönü ve Beyoğlu gibi, turistlerin yoğun olduğu bölgelerin sorumlularına.
İlan ediyorum: Sizi göreve davet ediyorum.  MİLLİYET CADDE, bu işin peşini bırakmayacak. 


PRAG BELEDiYESi NASIL BAŞA ÇIKTI?

- Hırsız taksicileriyle meşhur olan tek yer İstanbul değil. Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag, turist dolandıran taksileriyle ünlü. 
- Bir yerel gazete, bizim gibi konunun üzerine gidiyor. Sonunda Prag Belediye Başkanı Pavel Bém meseleye el atıyor. 
- Bém, ilk kez 2005’te kara gözlükler ve takma keçi sakalla kılık değiştirerek, İtalyan turist gibi taksilere biniyor. Prag Kalesi ve eski şehir meydanı civarındaki tüm taksiciler yüzde 500’lere varan kazık atıyor. Başkan’ın turistler için bulduğu çözüm, baştan fiyatta anlaşmaları veya duraktan çağırmaları oluyor. 
- Bunun çözüm olmadığını bilen Bém, 2007’de ‘İngiliz rockçı turist’ kılığında bu deneyimi tekrarlıyor. Taksicilerin eskisine göre daha makul kazık attıklarını (iki kat) keşfediyor. Fakat hiçbiri fiş  vermiyor. 
- Prag Belediyesi, artık daha sık para cezası kesiyor. Ancak sorunu kökünden halletmek için trafikten men etmek, lisansını iptal etmek gibi yaptırımlar da uygulanıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder